NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
حَمْزَةَ بْنِ
أَبِي
يَحْيَى
الرَّمْلِيُّ
حَدَّثَنَا
زَيْدُ بْنُ
أَبِي
الزَّرْقَاءِ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
الزِّنَادِ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ عُبَيْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُتْبَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ وَمَنْ
لَمْ يَحْكُمْ
بِمَا
أَنْزَلَ
اللَّهُ
فَأُولَئِكَ
هُمْ
الْكَافِرُونَ
إِلَى
قَوْلِهِ الْفَاسِقُونَ
هَؤُلَاءِ
الْآيَاتِ
الثَّلَاثِ
نَزَلَتْ فِي
الْيَهُودِ
خَاصَّةً فِي
قُرَيْظَةَ
وَالنَّضِيرِ
İbn Abbas'dan rivayet
olunmuştur; dedi ki:
"Kim Allah'ın
indirdiği ile hükmetmezse işte kâfirler onlardır"[Mâide 44] (âyetinin)
"...yoldan çıkmışlardır"[Mâide 47] âyetine kadar olan (Mâide süresindeki
44,45,47 numaralı) üç âyet, özel olarak (yahudilerden) Kureyza ve Nadîr
(oğulları) hakkında inmiştir.
İzah:
Bilindiği gibi tefsir
ilminde, "sebebin hususu hükmün umumuna mani değildir" diye bir kaide
vardır. Bu bakımdan, hadis-i şerifte belirtilen âyet-i kerimelerin Kureyza ve
Nadîr yahudileri hakkında inmş olmaları sözü geçen kabilelerin dışında kalan
kimselerin bu âyet'in hükmü dışında kalmalarını gerektirmez. Çünkü itibar
lafzın umumunadır, sebebin hususuna değildir.
Hadis sarihlerinin açıklamasına
göre; bu hadis-i şeriften, imanını koruyan bir müslümamn yaptığı bir zulümden
dolayı kâfir olacağı manası çıkarılamaz. Ancak inanmadığı için islâmî
hükümlerden yüz çeviren ve onları bırakıp bir tarafa atan kişilerin kâfir
olacağı manası çıkarılabilir.
Şeyh Alâuddin el-Hâzin,
meşhur tefsirinde şöyle diyor:
"Bu üç âyetin
kimler hakkında indiği hususunda tefsir âlimleri ihtilâfa düşmüşlerdir.
Bazılarına göre bu âyetler, kâfirler ile Allah'ın âyetlerini değiştiren
yahudiler hakkında inmiştir. Müslümanlar bu âyetlerin hükmüne girmezler. Çünkü
büyük günah işleyen bir müslümana kâfir denemez. İbn Ab-bas ile Katâde ve
Dahhâk bu görüştedirler. Nitekkn şu hadis-i şerif de bunu tey'id etmektedir:
"Yüce Allah; "Her kim Allah'ın indirdiği (Kitap) ile hükmetmezse
işte onlar kâfirlerin ta kendileridir...", "Her kim Allah'ın indirdiği
(Kitap) ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir...",
"Her kim Allah'ın indirdiği (Kitap) ile hükmetmezse ise işte onlar
fasıkların ta kendileridir..." âyetlerini indirdi. Bunların hepsi
kâfirler hakkındadır."[Bk. Müslim, hudûd]
Ebû Davud'un İbn Abbas
(r.a)'tan naklen rivayet ettiği hadis-i şerifte de bu âyetlerin özel olarak
Kureyza ve Nadir yahudileri hakkında indirildikleri ifade ediliyor.
Mücâhid, söz konusu bu
üç âyet hakkında şöyle diyor: Bu âyet-i kerimelerden anlaşılıyor ki, Allah'ın
kitabını inkâr ettiği için onun hükümlerim terkeden kimse kâfir olur.
İkrime de şöyle diyor:
Küfründen dolayı Allah'ın indirdikleriyle amel etmeyi terkeden bir kimse kâfir olur.
İmanı olduğu halde Allah'ın indirdikleriyle amel etmeyen kimse ise kâfir
olmaz. Fakat zalim ve fasik olur. ibn Abbas ile Zeccâc'ın görüşü de budur.
Bu mevzuda Tâvûs da
şöyle diyor: Ben İbn Abbas'a: Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyen kimse kâfir
olur mu? diye sordum. Bu küfürdür; fakat Allah'ı, meleklerini, Nebilerini,
âhiret gününü inkâr etmek gibi insanı dinden çıkaran bir küfür değildir,
cevabını verdi.
Bu görüş Atâ'dan da
nakledilmiştir. İbn Mes'ud ile Hasan-ı Basrî ve en-Nehaî'ye göre; bu âyetlerin
hükmü tüm yahudilere ve müslümanlara şâmildir ve rüşvet karşılığında Allah'ın
hükmünü değiştirip de Allah'ın hükmünden başka bir hükümle hüküm veren kimse
de kâfirdir, zalimdir ve fa-sıktır. Süddî de bu görüştedir."[Bk.
Tefsiru'l-Hâzin, II, 57.]
Bütün bu görüşleri
naklettikten sonra meseleyi bir neticeye bağlamak İstersek şöyle diyebiliriz:
Bu âyet-i kerimelerde Allah'ın indirdikleriyle hük-metmeyenlerden,
"kâfirler, zalimler ve fasıklar" diye söz edilmektedir. Bu da
gösteriyor ki, onların kâfirliği Allah'ın hükmünü inkâr etmelerinden; zalimlikleri,
Allah'ın hükmüne aykırı hüküm vermelerinden; fasıkları da, Allah'ın hükmünün
dışına çıkmış olmalarından doğmaktadır. Binaenaleyh Allah'ın indirdiklerine
inandığı halde onu uygulamayan zalim ve fasık ise de kâfir değildir. Fakat
inanmadığı için uygulamayan ise hem kâfirdir hem de zalim ve fasıktır.[Bk. Kadı
Beydavî, Envârü't-Tenzîl, II, 293.]
Kıymetli âlimlerimizden
murhum Muhammed Hamdı Yazır Efendi, bu meseleyi şöyle ifade ediyor:
"Küfürleri, hükm-i ilâhîyi inkâr veya istihkar etmelerinden; zulümleri,
mi'yar-ı hakk olan hükm-ı ilâhîyi atıp başka ahkâm ile hükmettiklerinden;
fasıklıkları da, hükm-ı haktan dışarı çıktıklarından dolayıdır. Şu halde ya bu
üç vasfın hepsi birliktedir veya her biri hükümden imtinaa munzam olan bir
hale göre müstakil sıfatlardandır."[Bk. Hak Dini Kuran Dili, III, 1969.]